Bir Bilinmeze Doğru Yol Almak

Zamanın ABD Başkanı George W. Bush 2004 yılında Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığını sayın Recep Tayyip Erdoğan olarak açıklamıştı.
Önce ince ince TSK’ya kumpaslar kurulmaya başlandı. Ergenekon, Balyoz ve Casusluk soruşturmalarıyla ordudaki vatansever milliyetçi Atatürkçü subaylar cezaevlerine dolduruldu.
33 askerimizin katili kırmızı bültenle aranan terörist mahkemelerde gizli tanıklık yaptı, eski Genelkurmay Başkanı teröristlikten mahkûm olduğu günlerde gördük.
Ortadoğu’yu şekillendirmek isteyenlerin içerdeki iş birlikçi vatan hainleri eliyle 15 Temmuz’u bu millete yaşattılar. 15 Temmuz’dan sonra Askeri Liseler Harp Akademileri ile Asker Hastaneleri kapatılarak dünyanın 5. Büyük ordusunu güçsüz ve moralsiz hale getirdiler.
Ülkenin kozmik odasına girilerek tüm gizli dosya ve stratejik planlar düşmanın eline geçerek 800’e yakın vatan evladı şehit edildi.
Artık TSK’nın içinde cüppeli generaller, Atatürk’ün remini yakasına takmayan teğmenler ile Mustafa Kemalin askerleriyiz diyen teğmenlerin ihraç edildiği TSK’ya geldik.
Yargıda yeni reformlar adıyla yargı bağımsızlığı siyasallaştırılarak Adalet Bakanlığına bağlanarak iktidarın yargısı gibi hareket etmeye başladı.
Milliyetçilik ayaklar altına alındı. Tabelalardan T.C yazıları, okullarda andımız kaldırıldı. Resmi bayram kutlamalarımız sağlık ve çeşitli bahanelerle iptal edildi.
Ülke, Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemi adıyla tek adam rejimine dönüştürüldü.
Ülke yol gecen hanına çevrilip dünyanın her yerinden mülteci kabul eden yer haline getirilerek yaklaşık 11 ila 12 milyon kaçkının gelmesiyle üniter yapıdan çok uluslu etnik bir yapı şekline dönüştürüldü.
Bununla birlikte rasyonel olmayan ekonomi politikaları uygulanarak ekonomi çökertildi.
Analar ağlamasın diye başlatılan ilk çözüm sürecinin bedeli çok ağır ödendi.
Terörle müzakere olmaz mücadele olur sözünü 800 şehit vererek öğrendik.
Bugün geldiğimiz nokta bize şunu gösterdi “Büyük Orta Doğu Projesi” diye adlandırılan projenin asıl adının “Büyük İsrail” projesi olduğunu gördük.
Şimdiki ABD Başkamı Donald Trump’ta Kanada, Panama ve Grönland’a el koyacağını, Filistinlileri Gazze’den sürmek istediğini açıklayarak içindeki şeytanı açığa çıkarttı. Son günlerde ise Gazze’yi satın almaya kararlıyım diye açıklamalar yapıyor.
Ortadoğu’da güvenli “Büyük İsrail” ve Donald Trump’ın Gazze’de kurmaya çalıştığı tatil beldesinin güvenliği için bu bölgede mutlaka bir Kürt devleti kurma hayallerinden asla vaz geçmeyecekleri artık aşikardır.
Terörist başı bebek katili Abdullah Öcalan’ın ilk sorgusunda “Türkiye’ye hizmet etmeye hazırım” demesine rağmen Ak Parti iktidarı, Oslo’da, ABD’nin dayatması sonunda PKK ile özerkliğe kadar giden pazarlık yapılmasının faturasını ağır ödendi. ABD İŞİD’le mücadeleyi gerekçe göstererek PKK’nın bütün gücünü Suriye’ye aktararak bölgede PKK’lılardan oluşan 100 kişilik bir ordu kurmasını sadece izledik.
Barzani’nin kontrolündeki Kuzey Irak’ın petrolü ile PKK’nın kontrolündeki Suriye petrolü de Türkiye’ üzerinden İsrail’e satılırken üç kuruş uğruna sesimiz çıkmadı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan adı konmamış çözüm sürecinden sonra içimizdeki hainlerin dilleri birer birer çözüldü.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları
“100 yıllık Kürt meselesini şiddet ve çatışma ekseninden hukuki ve siyasi bir zemine oturtmak için bir hazırlığınız var mı?” Cumhuriyetin kuruluşunu sorgulama cesaretini kendinde buluyor.
“Suriye’de Alevileri ve Kürtleri yok sayarak bir gelecek kuramasınız.” Kendilerine göre Türkiye’yi hal etmişler üstüne Suriye’yi düşünüyorlar.
Diğer bir eş Başkan Bakırhan, “Çağrı yapıldıktan sonra hükümet hangi adımları atacak? Yol haritası nedir? Silahı bırakan ne yapacak, nereye gidecek, ailesine kavuşacak mı? Siyasi tutsaklar ne olacak? Ana dilde eğitim ne olacak? Yerel yönetimler, kayyımlar ne olacak?” diye soruyor.
Sabahat Tuncel’in terörsüz Türkiye’den ne anladığını da şu sözlerinden anlıyoruz. “Kürtler kendi kendilerini yöneterek Cumhuriyet’e katılacak”
PKK’dan gelen bir açıklamada şöyle. Öcalan’ın silah bırakma çağrısı yapmasına karşılık “TSK silah bıraksın” diyor.
İktidar ortağı, Hizbullah terör örgütünün siyasi kanadı olduğu iddia edilen HÜDA PAR Cumhuriyeti ve Anayasanın 42. Maddesini hedef aldığı, Van ve Bingöl’deki “Dilimi konuşuyor, inancımı yaşıyorum” temalı panellerde Türkiye Cumhuriyeti ve Türkçe hedef alınarak “Bu millete (Kürtlere) Cumhuriyetin ilanıyla birlikte en büyük suikast yapılmıştır” diye Genel Başkan Yardımcısı Yahya Oğrac açıklamalarda bulunma cüretini kendilerinde bulabiliyorlar.
Yaşadıklarımıza baktığımızda Ortadoğu’da yapılmak istenen “Büyük Ortadoğu Projesi” mi, “Büyük İsrail” mi yoksa bağımsız “Kürtistan” mı?