Küresel ısınmanın, artan obezite oranlarının ve çevresel baskıların tarımsal üretim üzerinde yarattığı etkiler, gıda güvensizliği sorununu daha da derinleştiriyor. Veteriner Hekim Mustafa Yıldız, yaptığı açıklamada, dünya genelinde tarım ve gıda sektöründe yaşanan dramatik değişiklikleri ve bunların yarattığı tehlikeleri gözler önüne serdi.
Artan üretime rağmen yetersiz beslenme sorunuYıldız, “Gıda üretimi sürekli artmasına rağmen, açlık ve yetersiz beslenme kalıcı bir sorun olarak karşımızda duruyor” diyerek dikkat çekti. 2023 yılı verilerine göre, dünya genelinde 713 ila 757 milyon kişi yetersiz beslenirken, orta aralık olan 733 milyon rakamı 2019’a göre yaklaşık 152 milyon fazla kişiyi işaret ediyor. Özellikle Asya’da yoğunlaşan yetersiz beslenme vakalarının, Afrika’da daha yüksek yaygınlık oranlarıyla birleştiği belirtiliyor.
Tarımın ekonomik katkısında durağanlıkSon yirmi yılda küresel tarımsal değer %89 artarak 2022’de 3,8 trilyon dolara ulaşsa da, tarımın küresel ekonomik çıktıya olan katkısı neredeyse sabit kalmış durumda. 2000’de tarım sektöründe istihdam edilen iş gücü oranı %40 iken, 2022’de bu oran %26’ya gerilemiş durumda. Yıldız, “Artan verimlilik, iş gücündeki azalmayı da beraberinde getiriyor. Bu durum, tarımsal üretimde sürdürülebilirlik ve istihdam açısından endişe verici” şeklinde görüş bildirdi.
Gıda ürünlerinde kayda değer artışlarAçıklamalarında, küresel birincil ürün üretiminin 2000’den 2022’ye %56 artarak 9,6 milyar tona ulaştığına değinen Yıldız, “Temel ürünler – şeker kamışı, mısır, buğday ve pirinç – üretimin neredeyse yarısını oluşturuyor” ifadelerini kullandı. Aynı dönemde et üretiminde de %55’lik artış yaşandığı ve tavuk etinin domuz etini geride bırakarak en çok üretilen et türü haline geldiği belirtildi.
Kimyasal kullanım ve çevresel etkilerVeteriner Hekim Mustafa Yıldız, tarımsal üretimde pestisit kullanımının 2000’den 2022’ye %70 oranında artmasının ve bu kullanımın yarısının 2022 yılında Amerika’da gerçekleşmesinin çevresel sürdürülebilirlik açısından tehlike oluşturduğuna işaret etti. Ayrıca, inorganik gübrelerin 2022’de 185 milyon ton besin maddesine ulaştığı, bunun %58’inin azot içerdiği ve 2000 yılına kıyasla %37 artış gösterdiği bildirildi. Bitkisel yağ üretiminde ise palmiye yağı üretimindeki artışın etkisiyle 2000-2021 döneminde %133 oranında bir artış kaydedildi.
Sera gazı emisyonları ve su kıtlığı endişeleriTarımsal gıda sistemlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının 2000-2022 arasında %10, çiftlik kaynaklı emisyonların ise %15 artış gösterdiği vurgulandı. Hayvancılığın, çiftlik emisyonlarının yaklaşık %54’ünü oluşturması ise dikkat çekici bir diğer veri oldu. Su kıtlığı konusunda da özellikle Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’daki ülkelerin artan su stresi, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini olumsuz etkiliyor. Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın her yıl yenilenebilir tatlı su kaynaklarının 9 ila 40 katını tüketmesi, bu endişeleri daha da artırıyor.
Daha yaşanabilir bir gelecek için ortak sorumlulukMustafa Yıldız, “Daha yaşanabilir bir dünya için herkes üzerine düşen görevleri yapmalı. Gıda güvensizliği, çevresel baskılar ve istihdamda yaşanan bu değişimler, global işbirliği ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını bir zorunluluk haline getiriyor” diyerek çağrıda bulundu.
Bu açıklamalar, tarım sektöründe sürdürülebilir politikaların uygulanmasının ve çevresel etkilerin minimize edilmesinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Küresel ölçekte alınacak önlemler, sadece ekonomik göstergeleri iyileştirmekle kalmayacak, aynı zamanda insan sağlığı ve çevre açısından da hayati önem taşıyacak.