Taraklı’da Manavların Temcid Kültürü
Taraklı’da Manavların Temcid Kültürü
Taraklı, tarihi antik çağlara kadar uzanan Taraklı Bizans İmparatorluğuna bağlı şirin bir kale şehriydi.
Adı Dablis veya Dablar olarak telefuz edilen bu şehirde Ermeni ve Rumlardan oluşan Hristiyan ahalisi yaşamaktaydı.
İşte bu şehir Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey tarafından henüz Bey iken Eskişehir Karacahisar kalesinden sonra 1289- 1291 yılları arasında ilk fethedilen yerleşim yerlerindendir.
Dolayısıyla Taraklı Osmanlı devleti’nin kuruluş toprağıdır.
O tarihte Osmanlı Beyliğinin Anadolu Selçuklu Devletine yarı bağımlı olduğunu dikkate alırsak, Taraklı’nın bize bu iki büyük Türk ve İslam Devleti’nden miras kaldığını anlayabiliriz.
Taraklı İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan yol kavşağında çok önemli bir konaklama merkezi.
İstanbul’a yakınlığıyla asırlarca ticaretin, eğitimin ve kültürün merkezi olmuş.
Taraklı’da 1890 yılında 5470 Müslüman, 3832 Ermeni, 291 Rum ahalisi olmak üzere toplam 9593 kişi yaşıyor.
Size bazı anekdotları aktardığımda siz de bana hak vereceksiniz.
Örneğin Osmanlı döneminde şu anki Sakarya İli sınırları içindeki 8 medresenin 5’i, 3 idadi okulun 1’i, yine 3 Rüştiye mektebinin 1’i Taraklı’dadır ve Ayrıca 20 ilkokulu vardır.
Şunu da eklemek isterim ki istanbul, Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezıd tarafından 1399 yılında kuşatılır. Tam fethedilmek üzereyken doğuda Timur tehlikesi oluşunca kuşatma kaldırılır. Ancak Osmanlı ile Bizans arasında bir anlaşma yapılır. Anlaşma gereği İstanbul surları içinde bir Türk mahallesi kurulacak, cami yapılacak ve İstanbul’da yaşayan Müslümanların kendi mahkemelerinde yargılanmaları için buraya bir kadı tayin edilecek. İşte
İstanbul Sirkeci Mevkiinde 700 haneden oluşan bu Türk mahallesine ilk yerleştirilen Türkler Taraklılar olacaktır. Dolayısıyla İstanbul’a Türk ve İslam medeniyetini taşıyan ilk Türkler de böylece Taraklılılar olmuştur.
Genel coğrafi ve tarihi bilgileri içeren bu girişin ardından Taraklı’nın özelde Temcid Geleneğine gelmek istiyorum.
Çoğunuzca malum olan “Temcid pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek” diye bir deyim vardır.
Temcid, Ramazan ayında cami minaresinden veya minarelerinden söylenen kafiyeli sözlere ve ilahilere denir. Burada amaç Cenab-ı Hakka hamdü sena etmek, Peygamber Efendimize Selat-u selam getirmek ve başka bazı peygamberlerin isimlerini zikremektir.
Taraklı’da Ramazan ayında davulla insanları sahura kaldırmadan önce, evin erkeğini rahatsız etmeden, kadını pilav yapmaya davet etmek için, yeni yetişen genç erkekler ferdi veya toplu olarak cami minare veya minarelerinden söyleyerek temcidi icra ederlerdi.
Ramazan ayı öncesi gençler temcid grubunu oluştururdu. Ne zaman ki bir genç temcid vermeye çıkar, o genç artık büyümüş sayılırdı. Örneğin ben on yedi yaşımda temcid vermeye çıktığımda artık büyümüştüm.
Her mahallenin gençleri kendi mahallesinin cami minaresinde temcide çıkardı. Taraklı’da beş cami vardı, ortalama her minareye on kişi çıktığında elli genç birden temcid verirdi.
Temcid önce bir kişinin “Lailaha illallah ilahe illallah/ ilaha illallah/ Âdem sefiallah Mevlam” diye başlar ve toplu olarak “Ya hazreti Mevlam” diye devam ederdi.
Ramazan ayının ilk on beş gününde tekleme biçiminde söylenen kafiyeli sözlerin yerini ikinci on beş günde çiftlemeler alıyordu.
Yine bir örnek vereyim. İlk on beş günde bir kişi “Hakta ala kullarına/ Farzı ihsan eyledi” diye başlar ve toplu olarak “Merhaba ya şehri sultanı ey mübarek ramazan” diye devam ederdi. İkinci on beş gündeyse merhaba yerine elveda denirdi.
Yine bir temcit örneği vereyim: “Tesbihleri elde iken / Hakkın zikri dilde iken / Bugün fırsat elde iken / Gafil olma uyan insan”
Daha böyle onlarca temcid sözleri var. Benim kuşağım bu sözleri ve makamlarını Hattat Saim Özel, Dede İsmail Sertçelik, Ali Saraç Hoca, Hacı Baba lakaplı büyüklerinden talim görerek öğrendiler.
Temcid adıyla anılan bu musiki Taraklı’da amaç bakımından, musiki bakımından, söz ve dizeler bakımından farklıdır.
Peki “Temcid pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek deyimi nereden geliyor?
Ramazan’da sahur öncesi uykulu haliyle yemek hazırlamaya kalkan hanımlar üşendikleri için dünden kalan pilavı ısıtıp ısıtıp sofraya getirirlerdi, işte buna “Temcid Pilavı” deniyordu. Bu deyim Taraklı’ya aittir. Türkçe’de bir meseleyi sürekli anlatmak, yeni bir şeymiş gibi birçok defa söz konusu etmek anlamına gelir.
Osmanlının kuruluşunda var olan temcid geleneği asırlardan beri Taraklı’da yaşanıyordu ve bu gelenek son olarak 2000 yılına kadar sürdü.
Yörede ramazanın sona ermesine doğru Ramazan Bayramı’nda giyilmek üzere “Pilavlık Alma” geleneği de vardır. Ramazan boyunca evin hanımı tarafından hazırlanan yemek / pilavlar için, helalleşme amacıyla evin erkeğinin hediye almasına “pilavlık almak” denilmektedir.
Temcid bir musiki meselesidir. Taraklı insanının cemiyet hayatı içerisinde müziğin canlı bir yeri vardır. Amatör olarak enstrüman çalan şarkı türkü söyleyen Taraklılılar her dönemde olmuştur.
Taraklı’daki insanlar bunu uzun yıllar yaşatan belki en güçlü kültürlerden birine kaynaklık etmişlerdir.
Şu an bu kafiyeli sözlerin makamıyla birlikte ezberinde olan arkadaşlar var. Mesela bunların başında Mustafa Şenol gelir. Temcit sözlerinin mutlaka kayıt altına alınması gerektiğine inanıyorum.
Temcid bizim kabul görmüş somut olmayan kültürel miras unsurlarımızdan bir tanesi.
İlçemiz 2021 yılında Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü tarafından Türkiye’de “Kırsal Turizm Destinasyonu” yani “Türkiye’de en güzel kısal turizm yerleşimi” ödülünü aldı.
Yine ilçemiz 2013 yılında Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü tarafından Türkiye ulusal destinasyonu olarak “Avrupa’nın seçkin destinasyonu” ödülünü aldı.
Tabii ki bu ödülleri almasında ayırt edici doğal ve kültürel özellikleri, korunmuş yaşam tarzları etken olmuştur.
Ne yazık ki 12 Eylül 1980 darbesi neticesi camilerimizde temcid okunması yasaklandı. Temcid 2000 yılına kadar zaman zaman sembolik olarak okundu ve nihayete erdi.
Taraklı’mızın değerlerinde Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi eski Dekanı merhum Prof. Dr. Mehmet Erkal köşe yazılarında “Temcid geleneğini devam ettirmeliyiz. Bu kültürümüzü yaşatmalıyız” diyordu.
Yine Taraklı’mızın değerlerinden İstanbul Süleymaniye Camisi eski baş imamı merhum hattat Saim Özel’in temcid okurken ve temcid okuyanlara eşlik ederken ki video kayıtları var. O da sohbetlerimizde temcid kültürümüzün devam etmesini istiyordu.
Temennim kaybolmaya yüz tutmuş somut olmayan temcid kültürümüzün korunması ve yaşatılmasıdır.
Alaattin Yılmaz