Kızıl Deniz’in Derinliklerinde Keşfedilen Ürkütücü GerçeklerKızıl Deniz ismini, suyun normal mavi-yeşil tonunu kırmızıya çeviren mevsimlik alg patlamalarından alıyor. Yüzeyde durum böyleyken, bilim insanları denizin daha derinlerine daldıklarında “ölüm havuzları” ile karşılaştılar. Bu isim, havuzların oksijensiz olması ve yakınından geçen herhangi bir hayvanın felç olup ölmesi gerçeğinden geliyor. Eğer hayvanlar felç olup ölmezse, şanssız olanları yemek için yakınlarda pusuya yatan fırsatçı yırtıcılar tarafından avlanıyorlar.
Ancak “ölüm havuzları”nda yaşam tamamen son bulmuş değil; burada, az sayıda canlı türüne dayanabilen ekstremofil mikroplar yaşıyor. Bu mikropların incelenmesi, Dünya’daki hayatın nasıl başladığı ve diğer gezegenlerdeki yaşam potansiyeli hakkında bize bilgi verebilir.
HAYAT DERİN DENİZDE BAŞLADI!Miami Üniversitesi Deniz Jeobiyolojisi Bölümü Başkanı Profesör Sam Purkis, “Şu anki anlayışımıza göre, hayat Dünya’da derin denizde, muhtemelen anoksik (oksijensiz) koşullarda başladı,” diyor ve ekliyor: “Bu topluluğu incelemek, hayatın gezegenimizde ilk ortaya çıktığı koşullara dair bir bakış sunuyor ve güneş sistemi ile ötesindeki ‘su dünyaları’ndaki yaşam arayışını yönlendirebilir.”
Denizin dibinde normalde bulunan canlıların – örneğin, kazıcı karidesler, solucanlar ve yumuşakçalar – bu havuzlarda yaşayamaması, onları olağandışı derecede bozulmamış kılar. Purkis, “Normalde bu hayvanlar, birikmiş sedimanları karıştırarak deniz tabanını biyotürbülasyona uğratır,” diyor. “Ancak tuzlu havuzlarla bu durum söz konusu değil. Burada, tuzlu havuzun tabanına yerleşen sediman katmanları mükemmel bir şekilde korunuyor.”
HEM SAKİN HEM ÖLÜMCÜL HAVUZLAR VAR!Bu durum, araştırmacıların ayrıca tsunamiler ve depremler hakkında daha fazla bilgi edinmelerine olanak tanıyor. Yeni keşfedilen tuzlu havuzlar, ‘bölgedeki geçmiş yağışların kesintisiz bir kaydını, bin yıldan fazla bir süreyi kapsayacak şekilde, ayrıca depremler ve tsunami kayıtlarını temsil ediyor.’ Bulgular, geçtiğimiz bin yıl içinde, ciddi yağmurlardan kaynaklanan büyük sel baskınlarının yaklaşık olarak her 25 yılda bir, tsunamilerin ise her 100 yılda bir gerçekleştiğini öne sürüyor.
Düşünün, Kızıl Deniz’in dibinde, üst dünyadan büyük ölçüde etkilenmemiş, hem sakin hem de ölümcül olan havuzlar var.