Dolar 32,2167
Euro 35,0245
Altın 2.505,09
BİST 10.643,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sakarya 23°C
Az Bulutlu
Sakarya
23°C
Az Bulutlu
Pts 24°C
Sal 28°C
Çar 24°C
Per 23°C




“Kuzuların derisini yüzmek mi, yoksa koçları kırkmak mı?”

“Kuzuların derisini yüzmek mi, yoksa koçları kırkmak mı?”




9 Mayıs 2024 01:03
24
A+
A-
Türk insanı son 20 yılda tam üç kat fakirleşmiş.
Köylü ürününü satıp çocuğunu evlendirirken şimdi tarla satıp yapıyor bu işi.
Memur, İşçi çalışırken banka kredisi kullanıp ayağını yerden kesen bir araç alabiliyor, emekli olduğunda ikramiyesi ile başını sokacağı bir ev alabiliyordu.
Şimdi ise ayağına ayakkabı, başını sokacak bir kulübe bile alamıyor.
Türk insanı öz kültüründen kopmuş sosyal doku hastalanmış, insani değerlerini büyük ölçüde yitirmiş insan topluluğu haline gelmiştir.
Artık günümüzde Türk toplumu amaçsız ve mutsuzdur.
Amacı olmayan bir toplum vatandaş olma niteliğini zaten yitirmiştir.
Gün geçtikçe gelir adaletsizliği adeta uçurum haline geldi ülkemizde. Fakir fakirleştikçe fakirleşiyor zengin zenginleştikçe zenginleşiyor.
Bazılarının telaffuz ettiği para miktarlarını sadece fakir değil, küçük esnaf, memur, işçi, emekli, zanaatkar rüyasında bile göremiyor.
İnsanlar sınıflara göre mahalleler, oturum alanları oluşmuştur. Dolayısıyla kimsenin kimseden haberi yok.
Aile bağları zayıflamış, bu durumda insanlar çok yalnız kalmıştır.
Düşünün bir ülke 8-10 milyon mülteciye bakıp besleyip maaş bağlıyor, 16 milyon emekliye gelince aç yoksul bırakıp sadaka gibi maaş veriyor.
Bu durum yoksulluk endeksinin altında kalan dar gelirliyi de başka arayış içine sokuyor.
Toplumdaki fakirleşme ahlak ve milli değerlerimizi de tüketiyor.
Sırf ölen babanın maaşını almak için karı koca dümenden boşanır kadın maaş alır.
Güzel ülkemin insanının anası ölür, ölüsünü evde saklar sırf maaşını almak için.
Çiftçimiz doğrudan destek geliri, hibe alır ama ekip biçmez.
Esnafımız teşvik alır, aldığı teşviği başka işlerde kullanır, hileli malını müşteriye satmak için ayakta kırk yalan söyler.
Esnaf iki vida sıkar arızalı olmayan parçayı değiştirdim diyerek üç kuruş almak için yalan söyler.
Faizler düşer müteahhit emlakçı ev fiyatını yükseltir,
Ev sahipleri kirayı yüzde yüz artırırken ya kızı yurt dışından gelir ya da oğlana düğün yapıyordur.
Sıfır araçları bayiler, galericiler eliyle pazarlayarak karaborsa yapar.
Suç işleyen kanunun açığını ya da kendine bir dayı bulur.
TUSKON isimli İş adamları kuruluşu, 55 bin iş adamı ile 140 bin şirketi temsil eder,
MÜSİAD’ın yaklaşık 7 bini aşan üyesi ve 35 bin işletmesi var.
TÜMSİAD’ın üye sayısı yaklaşık 15 bindir.
ASKON’un 3 bin üye, 15 bin şirketi var.
Birbiriyle dayanışma halinde olan bu şirketlerin  Türkiye ekonomisi üzerindeki payı sizce nedir?
Peki, Türkiye’nin her tarafına yayılmış her sektörle faaliyet gösteren bu devasa şirketler devlete acaba ne kadar vergi ödüyorlar hiç merak ettiniz mi?
Bunlar ya da hükümete yakın Limak, Cengiz, Kolin, Kalyon ve MNG gibi holdingler arasında bu güne kadar hiç vergi rekortmeni çıktı mı?
Cemaatsel yapıya sahip iş insanı kuruluşlarına bağlı şirketlerin çoğu TC’nin Gelir İdaresine Vergi de ödemiyorlar.
Yani vergi kaçırmıyorlar, kanun önünde suçlu duruma düşmüyorlar ama, “Vergide Bağış Sistemi” adı altında vergiden muaf oluyorlar.
Ak Parti Hükümeti, 02.01.2004 tarihinde Vergi Usul kanununda 40/10 madde eklemiş, bu maddeye göre Gelir ve Kurumlar vergisi mükellefleri vergilerini isterlerse “Gıda Bankacılığı” bulunan dernek ve vakıflara verirler diyor.
İçişleri Bakanlığınca bünyelerinde “Gıda Bankacılığı” yapmasına müsaade edilen çok sayıda cemaat ve tarikatlarla bağlantılı dernek var.
İnternette bunların isimleri ve “Gıda Bankacılığı” yaptıklarına dair ilanları da var.
Bu dernekler, 100 milyar vergi borcu olan şirkete diyor ki, “Arkadaş bizim derneğe 50 milyar liralık bağış yap. Bizde sana 100 milyar liralık kömür, erzak, giyim ve temizlik malzemesi gibi fatura verelim.
Bu faturayı götür maliyeye ver. Vergi borcunu kapatmış olursun.
Yanına kalan 50 milyar senin kârın olacak.
Bizim derneğe verdiğin 50 milyar lira ile de malzeme alıp valiliğe, kaymakamlığa vereceğiz.
Onlar da ihtiyaç sahibi fakir fukaraya verecekler.
Bu da senin zekâtın olacak!..
Ama bir vergi mükellefi örneğin okul ya da hastane yaptırsa ya da Mehmetçik Vakfına, Çocuk Esirgeme Kurumuna, yaptığı yardımın sadece 5 milyon lirasını vergiden düşebiliyormuş.
22 yıl sonra ülkenin geldiği nokta,
Hazinesi tamtakır.
Acımasız vergi ve zamlarla hazineye kaynak bulmak için dar gelirlinin sırtına biniyorlar.
Bütün hedefleri kuzuların derisini yüzmek.
Ama akıllarından koçları kırkmak geçmiyor.

Taraklı Medya Editörü
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.